
Mahmut ile Meryem Azerî usulü Kerem ile Aslı hikâyesi.
Ve Kerem rolü ; Keremcem’den sonra yine popüler bir isim olan Aras Bulut İynemli tarafından canlandırılmış.
Büyük ihtimalle Aras için gidenler Keremcem’in de oynadığı filmi izlemişlerdir ve bu filmde ikisini karşılaştırma olanağı bulacaklar, kararlarını kendileri verecekler.Tabi ki en çok sevdiklerini seçecekler o yüzden onlar için ne desek boş.
Ama bence…
Niye yalan söyleyeyim ; Mahmut ile Meryem’de başta sıkıldım.
Filmin sloganı da “Masumiyet aşkla yeniden buluştu” olunca acaba ben saf aşktan anlamıyor muyum diye düşünmeye başladım.
Uzun uzun bakışmalar sıktı beni; bu kadar uzun bakarsanız ilk görüşte âşık olursunuz tabi diye bağırasım geldi.
Onlar âşık oldu ıstırabını ben ve Sofu (Polat Bilgin) çektik.Ama bir Ceylan Hatun (Kristina Krepela) vardı ki; Ceylan hatun filme girdiğinde benim için de sofu için de filmin rengi değişti. Polat Bilgin(Sofu) hikâyeye daha çok dâhil oldu film biraz daha hareket kazandı.
Galiba anlamıyorum ben saf aşktan.Filmin adı Ceylan ile Sofu olsaydı çok daha keyifle izlerdim.
Ama yine de hakkını teslim etmek gerekir; Aras’ın savaşa ve cinayetlere verdiği tepkilerin üzerine Toygar Işıklı’nın muhteşem müzikleri de binince insanın tüyleri diken diken oluyordu.

Mehmet Ada Öztekin…
Kaybedenler Kulübünün senaristi Kuzey Güney’in yönetmeni..
Kaybedenler Kulübü’nün senaryosu orta düzeydi ama Mehmet Ada Öztekin Kuzey- Güney’in özellikle ilk bölümünü ve geçen sezon finalini (izlediklerim) muhteşem çekmişti. Sahneler nerdeyse fotoğraf gibiydi ve hiç haz etmediğim Rıza Kocaoğlu (sezon finalinde) öldüğünde nerdeyse ağlayacaktım.
Ama maalesef bu filmde her hafta çekilen bir diziye gösterilen önemi göremedim ; daha iyisini beklerdim.
Yeni bir şeyi eskiye benzetip bütün sihrini kaybedenleri anlamadığımı söylüyorum.
Ardından Mahmut ile Meryem için Kerem ile Aslı hikâyesi diyorum bu ne perhiz bu ne lahana turşusu diyeceksiniz.
Ama öyle değil…
Ben Mahmut ile Meryem’in Kerem ile Aslı’dan olduğunu iddia etmiyorum belki de Kerem ile Aslı, Mahmut ile Meryem’den gelmedir bilmiyorum.Yani bir nevi şehirlerin bazı yemekleri paylaşamaması gibi bir durum söz konusu… Köroğlu hikâyesinde de aynı çekişme var Azerbaycan ile aramızda bildiğim kadarıyla ama son zamanlarda Azeri yapımların sinemalarımızda gösterime girmesi hoş bir gelişme.
Hikâye kimin olursa olsun yönetmenin üslubu ağır basıyor ; bu da sinemayı sinema yapan şey zaten .
Artık hangisinin tadını daha çok beğenirseniz…
twitter.com/muzminogrenci